Mavi Gözlü Kelebek

yazar:

kategori:

Zamanında kozadan değil de nefesten hayat bulan bir kelebek yaşarmış. Altınlar arasında bir kafeste sıkışıp kalmış mavi gözlü kelebek. En büyük hayali uçmakmış bir cennet bahçesine. Öyle bir bahçe ki hep nergisler, yaseminler, güller yetişirmiş bu bahçede. Bir gün bir prens gelmiş ve haykırmış:

“Seni bu esaretten kurtaracağım. Hatta bu öyle bir kurtarma olacak ki… Törenler ve şölenler düzenlenecek kurtuluşun için. Alev alev yanacak her taraf… Rüzgâr ile yıldızlar dans edecek ahenkle. Bu sefer âşıklar burun farkı ile kaybetmeyecek… Kurbanlar kesilecek senin özgürlüğünün şerefine… Dünyanın dört bir yanından gelecek misafirler… Maske takmış olacak birçok insan… Hepsi de aynı maskeyi takmış olacak… Çünkü bu mavi gözlü kelebeğin gittiği cennet bahçesinde ikiyüzlülüğe yer yok. Bu sefer sevdiğini söyleyebilecek korkak âşıklar… Karar verecekler kimi yanında istediklerini… Alınması gereken riskler alınacak… Çünkü mavi gözlü kelebeğin şarkısı yunan tanrılarına cesaret veren ezgidir. Ve sen mavi gözlü kelebek sen bir uykunun eseri belki de bir şarkının en ruha dokunan melodisinden ortaya çıktın… Seni yapan sanatkâr bilmeyecek hiçbir zaman ne büyük bir amaca hizmet ettiğini… Bir bulmacanın son parçası… Bir dansın en vurucu koreografisi… Belki de bir yolculuğun başlangıcı…

Hayalinin peşinden uç ve her daim bir düşün olsun mavi gözlü kelebek. Düşün olmadığı zaman düşüşün başlar. Ve düşlerini her daim taze tut ve yenile. Düşler de yenilenmedikçe aşk gibi alışkanlığa döner. Cennet bahçesine doğru uçarken karşına bazı labirentler çıkacak korkma! Onlar insanların akıllarının yansıması. Sisli ve puslu diyarlardan geçeceksin. Ümidini kaybetme! Onlar âdemoğlunun kalpleridir.

Bu cennet bahçesine olan yolculuğunda her gün hüzün güneşi doğacak doğudan. Sana bu yoldan vazgeç diyenler olacak, bu yolculuk seni öldürecek diyenler olacak…

Âh mavi gözlü kelebek… Onlar güzelliğin, aşkınlığın tadına varamayan sefillerdir. Onlara sakın kızma. Onlara sakın kulak verme. Onlar bu dünyanın asıl kaybedenleridir. Âh mavi gözlü kelebek… Git o cennet bahçesine ve oradaki çiçekler arasında eyle raksını.

Cennet bahçesine giden rotayı merak etme sakın! Onu bu vakte kadar hiçbir insanoğlu bilgisi ile çizemedi, saptayamadı. Çünkü cennet bahçesinin pusulası aşktır ve aşk kendi rotasını kendisi çizer der Büyük Bilge.

Mavi gözlü kelebek hadi şimdi uç git o bahçeye… Lâkin kör etme gözleri… Ve sakın ayrılma o bahçeden… O bahçeye varınca çiçeklerin kokusunu anlayacaksın… Çiçeklerin kokusunu anlayınca özgürlüğü… Özgürlüğü anlayınca hayatı anlayacaksın… Hayatı anladığın zaman ise Tanrı’yı anlayacaksın ve hissedeceksin Tanrı’nın kalbinde olduğunu.

Haydi, sen uç şimdi o bahçeye. Benim umudum da senin olsun. Varacağın bahçenin tek bir çiçeğinin tek bir yaprağına canım feda olsun.”

Prens bunları söyledikten sonra bir buse kondurmuş kafese. Kafes busenin sıcaklığından erimiş, akmış, gitmiş. Mavi gözlü kelebek cennet bahçesine doğru uçmaya başlamış var gücüyle. Ve prens olduğu yerde düşmüş yüzünde büyük bir tebessümle. O sırada Ölüm Meleği inmiş gökyüzünden. Başında güller, nergisler, yaseminler. Gerdanında ise mavi kelebekli bir kolye.

 

*Bilkent Edebiyat Topluluğu’nun çıkardığı Ki Dergisi’nde yayınlanmıştır.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir