Kategori: Denemeler
-
365 Kelime
Ne kadar çok kalbim kırıldı bu şehirde, ne kadar çok yürüdüm aylak aylak bu caddelerde ellerim cebimde. Yaralarıma uzanan dikenli ellerin üstünde mührüm vardı. Çöllere ektiğim gül tohumlarının kaktüs olacağını elbet önceden bilemezdim. Ayaklarıma değen taşlardan ben sorumlu değildim, taşlı yollardan yürümeyi sevmem de gayri iradiydi. Bastığım bir taşı kırmızıya boyamayıp da yürümeye devam etseydim…
-
Bazı Geceler
Bazı geceler uykuya savaş açarsınız, uyumak istemezsiniz. Belki yatağa gidecek kadar iradeniz kalmamıştır, belki gecenin sessizliği ve dinginliği daha iyi düşünmenizi sağlıyordur. Peki, gecenin bu vakti ne düşündürür insanı? Ya Soru(n)lar ya da o garip his… İnsanların soru(n)ları, birçok şekilde sınıflandırılsa da bu yazıda şu ayrıma dikkat çekeceğim: Suyun üstündeki sorularımız ve suyun altındaki sorularımız.…
-
Buz Ağacı
Attığım her adımda bir mucize bekleyerek yürüyorum. Sanki bir sonraki adımımda olağanüstü bir şey olacak ve ben kendimden kurtulabileceğim. Ancak olmuyor. Yaprakların zaman donmuşçasına hareketsiz kaldığı bunaltıcı bir yaz gecesinde, tıklım tıklım insan dolu olan Tunalı caddesinde yürüyorum. Bütün bu kalabalıklar, grup halindeki insanlar, çiftler bana yalnızlığımı tekrar tekrar hatırlatıyor. Dikey binalar, yatay binalar; boyu…
-
Aşkın Halleri: Az Ye – Az Uyu – Az Konuş
Az ye az uyu az iç/ Ten mezbelesinden geç/ Dil gülşenine gel göç Mevlâ görelim n’eyler/ N’eylerse güzel eyler Erzurumlu İbrahim Hakkı O neşeli, konuşkan, uykucu ve iştahlı çocuk gitmiş; yerine sessiz, uykusuz gözlerle etrafta dolanan bir zombi gelmişti. İki – üç lokma anca yiyor, eskisi gibi ne konuşuyor ne tebessüm ediyordu. Bu hâl dikkatimi çekse de ilk…
-
Gönüle Dair
“Kardeşler! ” deseydim “Kardeşlerim! ”/ Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan/ Bakın yaklaşıyor yaklaşmakta olan/ “Bakın yaklaşıyor…” İsmet Özel İnsan en çok kendisine yabancılaşıyor. Kendisinde gurbette olan insan bunu fark etmesiyle dış dünyadan uzaklaştığını düşünse de esas kendi içindeki o büyük boşluğu fark ediyor. Buzullardan kopmuş serseri bir buz parçasıyla aynı hissi yaşıyor. Vatanından gittikçe uzaklaşıyor, uzaklaştıkça…
-
Fanilik
“Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm” Erdem Beyazıt Oturduğu bankta, gökyüzünü ve ağaçları izleyip insan ilişkileri üzerine düşünüyordu. Bir insan neden bir ilişki ister? Neden istemez? İlişki insana ne ifade eder? İlişkilerin özünde yatan şey nedir? Bu tür soruları kendi kafasında sistematik bir şekilde cevaplamaya çalışıyor,…
-
Hayy, Hayal ve Hayat
Yorgunum. Bir yazıya böyle başlanamazdı; bir hayata da bir hayale de… Yorgunluğumun içinde büyük bir kasvet var, bedenim ayrı, ruhum ayrı yorgun. Sebepli sebepsiz yorgunluklarım var. Bunlardan bahsedebilir miyim bilmiyorum fakat biliniz ki yorgunum. Trafik manzaralı, çay bir lira olan bir kafede oturup trafiği seyre dalıyorum. Trafik akıyor… Akıyor ama aslında hep aynı yerinde, trafik…
-
Dehşetengiz Yalnızlık
… sonra ayrılıklar düşüne dalıyoruz/ bize ait olan ne kadar uzakta İsmet Özel İçinde bulunduğum mekandaki…
-
Sekiz Rüzgar
Hayat/ dört şeyle kaimdir derdi babam/ su ve ateş ve toprak./ Ve rüzgâr İsmet Özel Kuyulara sarkıttığım boş kovaları hüzünle doldurdum senelerdir. Gökyüzünü hayran hayran seyretmeyi yaşım bir hayli ge(n)çken öğrendim. İnsanlara anlatamadığım hislerimi, kalemle kağıtlara nakşettim fakat öyle zamanlar oldu ki kalem ve kağıt bana yardımcı ol(a)madı. Kalbim, İstanbul kemençesi gibidir, yaralarım boydan boya…